“Azerbaycan-KKTC ilişkilerinin giderek gelişmesi beklenen ve olması gereken bir süreçtir”

Cumhurbaşkanı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı Prof. Dr. Hüseyin Işıksal, Azerbaycan-KKTC ilişkilerini ve önemini AA Analiz için kaleme aldı.
Işıksal’ın analizinin tam metni şu şekilde:
“Kazakistan’ın Güney Kıbrıs’ta büyükelçilik açmasının ardından, Özbekistan ve Türkmenistan’ın da Roma büyükelçilerini Güney Kıbrıs’a akredite etme kararları haklı olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) büyük infial yarattı. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar kararı tepkiyle karşılamasına rağmen yapıcı bir tutum sergileyerek, KKTC’nin de gözlemci olduğu Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) üye bu ülkelere KKTC ile de benzer ilişkiler kurma çağrısında bulundu.
Bu gelişmelerle bağlantılı olarak, 4 Nisan’da Özbekistan’ın başkenti Semerkant’ta yapılan Birinci Avrupa Birliği-Orta Asya Zirvesi sonuç bildirisinde, AB’nin bölgeye yapacağını taahhüt ettiği 12 milyar euro’luk yatırım kararının karşılığı olarak Kazakistan, Kırgızistan Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan’ın, KKTC’nin tanınmamasını tavsiye eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarına bağlılıklarını teyit etmeleri var olan krizi daha da alevlendirdi.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni silah zoruyla işgal eden Rum tarafına taviz niteliğindeki bu adım, uluslararası hukuka göre egemen bir halk olan Kıbrıslı Türklerin on yıllardır verdiği onurlu mücadeleyi göz ardı etmesinin yanı sıra, bilinçsiz, dar görüşlü, kısa dönem çıkarlarını gözetleyen ve ciddi sonuçları olacak talihsiz bir karar olarak tarihteki yerini aldı.
AZERBAYCAN-KKTC İLİŞKİLERİNDE DÖNÜM NOKTALARI
Tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen, geçtiğimiz haftaya damgasını vuran bir başka olay da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in KKTC-Azerbaycan ilişkilerine yönelik tarihi açıklamalarıydı. Bu açıklamanın perde arkasını ve önemini irdelemeden önce kısaca Azerbaycan-KKTC ilişkilerinin bazı önemli dönüm noktalarını hatırlatmak istiyorum.
Azerbaycan ile KKTC arasındaki ilişkiler Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte artan bir ivme ile hız kazanmıştır. İlk olarak, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Meclisi 1992’de KKTC’yi resmi olarak tanımıştır. Buradaki önemli ayrıntı ise o dönemin Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Yüksek Meclisi Başkanının Azerbaycan’ın ulusal lideri Haydar Aliyev olmasıdır.
Bir başka dönüm noktası, resmi ziyaret amacıyla 2004’te Ankara’da bulunan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Kıbrıs’ta eş zamanlı olarak yapılacak olan Birleşmiş Milletler (BM) Annan Planı referandumları öncesi KKTC’den ‘evet’, Rum tarafından ise ‘hayır’ sonucu çıkması halinde Azerbaycan’ın KKTC’yi tanıma sürecinde ön sırada yer alacağını ifade etmiş olmasıdır.
Bu gelişmelere paralel olarak Azerbaycan, 2005’te KKTC pasaportlarını tanıyacağını duyurup KKTC’nin en önemli milli günlerinden biri olan 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’na resmi temsilci göndermiştir. Bir hafta sonrasında da yüzün üzerinde Azerbaycanlı devlet ve iş adamını taşıyan uçak Bakü’den Ercan’a doğrudan uçuş yaparak KKTC’ye Türkiye dışında bir ülkenin yaptığı ilk doğrudan uçuş olarak tarihe geçmiştir. Bunun hemen ertesinde, Kıbrıs Türk Havayolları Ağustos 2005’te Bakü’ye doğrudan uçuş gerçekleştirerek KKTC’den üçüncü bir ülkeye yapılan ilk doğrudan uçuş notunu tarihe geçirmiştir.
Geçen süre arasında iki kardeş halk ve ülke arasındaki ilişkiler son hızla ilerlerken en tarihi gelişme, Ekim 2023’te benim de resmi delegasyon üyesi olarak tanık olduğum, Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar‘ın devlet başkanlarına uygulanan resmi devlet protokolüyle havalimanında karşılanması ve Cumhurbaşkanı Aliyev ile Zuğulba Sarayı’nda yaptığı resmi görüşme olmuştur. Bu görüşme sonrası Cumhurbaşkanı Aliyev’in ‘KKTC bayrağı her daim Azerbaycan’da dalgalanacaktır.’ söylemi unutulmazlar arasına girmiştir. Yine bu tarihlerde Bakü’de ilk kez büyük bir katılımla gerçekleştirilen ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kültür ve Tanıtım Günleri’ etkinliği de ikili ilişkiler açısından çok önemli bir detaydır.
6 Temmuz 2024’te Şuşa’da düzenlenen Gayriresmi TDT Zirvesi’ne bizzat Cumhurbaşkanı Aliyev tarafından davet edilen ve karşılanan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘ın bir kez daha diğer devlet başkanlarıyla birlikte devlet protokolüyle ağırlanıp zirvede yer almıştır. Bu ziyaretin ardından açıklama yapan Aliyev şu ifadeleri kullanmıştır: ‘Biz öz kardeşliğimizin gereğini yerine getirdik. Öyle düşünüyorum ki Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Şuşa Zirvesi’ne katılımı, KKTC’nin tanınmasına doğru atılan önemli bir adımdır. Biz her zaman Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olacağız.’
Tüm bu gelişmelerin ardından, 5 Nisan 2024’te Azerbaycan Milli Meclisi ve KKTC Cumhuriyet Meclisi arasında Cavanşir Feyziyev’in başkanlığında Dostluk Grubu kurulması iki ülke arasında her yönden gelişen ilişkilerin siyasi zirvesi olarak dikkati çekmişti.
Cumhurbaşkanı Aliyev’in, 9 Nisan’da Bakü’de gerçekleşen ve Azerbaycan ADA Üniversitesi ve Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Merkezi tarafından ortak düzenlenen ‘Yeni Dünya Düzeniyle Yüzleşmek’ konferansında yaptığı tarihi açıklamalar yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım tarihsel süreçle birlikte okunduğunda daha da anlam kazanmaktadır.
Aliyev’in konuşması sonunda geçilen soru cevap bölümünde programın yöneticisi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev’den aldığım son sözle, öncelikle kendisinin bizi 2023’teki resmi kabulüne atıfta bulunduktan ve Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar‘ın özel selamını ilettikten sonra Azerbaycan’da kendimi evimde hissettiğimi belirtip ‘ülkem KKTC ve Azerbaycan arasındaki ilişkileri daha derin şekilde nasıl geliştirebiliriz?’ soruma Cumhurbaşkanı Aliyev’in verdiği yanıt yoruma gerek bırakmayacak şekilde olmuştur.
Özetle, Cumhurbaşkanı Aliyev şunları söylemiştir:
‘Bildiğiniz üzere KKTC’nin TDT’ye gözlemci üye olması konusunda Azerbaycan önemli bir rol oynamıştır. Bunun nasıl gerçekleştiğini sen benden iyi biliyorsun… Cumhurbaşkanı Tatar’ı, Şuşa kentinde düzenlenen TDT Devlet Başkanları Gayriresmi Zirvesi’ne davet ettim ve KKTC bayrağıyla bizlerle birlikte oldu. Biliyorsunuz ki Azerbaycan’ın hükümeti, parlamentosu ve farklı sivil toplum temsilcileri KKTC’yi sık sık ziyaret ediyor. Ayrıca, Kıbrıs’tan da Azerbaycan’a çeşitli ziyaretler gerçekleşiyor. Biz her zaman kardeşlerimizin yanındayız. Politikalarımız her zaman çok açık, net ve anlaşılırdır. Kendi devletlerine sahip olmayı sonuna kadar hak eden KKTC’deki kardeşlerimize nasıl yardımcı olabileceğimizden başka bir gündemimiz yok. Azerbaycan’ın, KKTC uluslararası toplum tarafından tanınana kadar, yani yolun sonuna kadar yanınızda olacağınızdan şüpheniz olmasın.’
Azerbaycan ile KKTC aynı kökten gelen iki kardeş halktır ve ortak dil, din, kültür ve tarihe sahip olan iki ülke olarak ilişkilerinin giderek gelişmesi doğal, beklenen ve olması gereken bir süreçtir. Bu yıkılmaz kadim kardeşlik bağlarının üzerine kurulu olan ‘bir millet üç devlet’ düsturunun yanı sıra, ortak tehlike ve çıkarlarımız bu birlikteliği geçici ittifaklardan çok açık bir şekilde ayırmaktadır.
İKİLİ İLİŞKİLERDE KARABAĞ ZAFERİNİN YERİ
Karabağ’daki Azerbaycan topraklarının kurtarılması Kıbrıs Türk halkını çok sevindirmiştir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i bu büyük zaferden dolayı ilk tebrik edenlerden biri de Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar olmuştur. Azerbaycan’ın kazandığı zafer sadece Azerbaycan’ın değil tüm Türk dünyasının zaferidir ve Kıbrıslı Türkler her zaman Azerbaycan halkının yanında olmaya devam edecektir.
Öte yandan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Azerbaycan topraklarını işgal eden Ermenistan ve Dağlık Karabağ’da kurulan ayrılıkçı rejim ile yakın ilişkilerini her daim sürdürmüştür ve her koşulda siyasi destek vermeye devam etmektedir. Bunun da ötesinde, Azerbaycan’ın Karabağ zaferini Rum tarafı şiddetle kınamış ve işgal olarak tanımlamıştır.
AZERBAYCAN’IN TARİHİ DURUŞU KKTC İÇİN ÖNEM ARZ EDİYOR
Ek olarak, Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in liderliğindeki ‘gücünün farkındalığına’ dayanan ve diplomasiyi bütün ‘araçlarıyla’ en iyi şekilde kullanan siyaset anlayışı, AB ülkeleriyle nasıl konuşulacağını bilen ve çifte standartlarını yeri geldiğinde yüzlerine vuran cesaretli duruşu, Türkofobi, İslamofobi ve neo-koloniyalizm ile mücadeleyi etkin bir şekilde sürdüren, Türk dünyasının ve bölgenin yükselen bir gücü olması KKTC için büyük bir şanstır. Bu bağlamda, Azerbaycan’ın KKTC ile ilişkileri, dış aktörlere bağımlı diğer TDT üyelerinden bariz bir şekilde ayrışmaktadır.
Sonuç olarak, derin bir geçmişi olan iki ülke arasındaki ilişkilerin ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda mümkün olan en üst düzeye çıkarılması iki halkın da ortak arzusudur. Bu amaçla, ilk etapta, Azerbaycan’ın KKTC’de aynı Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık, Almanya ve Rusya gibi, hatta onlardan bir aşama daha yukarıda işlev görebilecek bir temsilcilik açması oldukça isabetli bir karar olacaktır. Böylelikle iki ülke arasındaki eğitim, turizm ve ticari ilişkiler rekor seviyelere rahatça çıkabilir. Doğu Akdeniz’den anavatanımız Anadolu’ya, oradan da Kafkaslara kurduğumuz bu kardeşlik köprüsünün güçlenmesi, 21. yüzyıldaki tüm siyasal dengeleri derinden etkileyecektir.